WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET


 
AnasayfaPorTaLGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 13
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 12:06 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 12
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 12:03 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 11
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:49 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 10
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:47 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 09
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:36 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 08
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:29 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 07
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:28 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 06
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:27 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 05
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeC.tesi Haz. 27 2009, 20:18 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 04
EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimeC.tesi Haz. 27 2009, 20:15 tarafından yasakmc

Dost siteler
Kral Forumtr

 

 EVRIM TEORISININ HIKAYESI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
RAPCASH
Admin
Admin
RAPCASH


Erkek
Mesaj Sayısı : 1139
Yaş : 32
Lakap : RApCash
Kayıt tarihi : 02/05/08

EVRIM TEORISININ HIKAYESI Empty
MesajKonu: EVRIM TEORISININ HIKAYESI   EVRIM TEORISININ HIKAYESI Icon_minitimePtsi Haz. 09 2008, 11:54

EVRIM TEORISININ HIKAYESI

-Ilk iddialar:
Dünyada yerlesmis her medeniyet dünyanin, insanlarin, ve diger canlilarin orjinleri hakkinda kendilerine göre teoriler üretmeye çalismislardir. Geleneksel Hristiyanlik ve Yahudilik dünyasi canliligin kaynagini ve bu canlilarin çevreye adaptasyonlarini saglayan kanat, solungaç, el gibi organlari her seye gücü yeten Tanriyla bagdastirmislardir. Ilk Çag Yunanistan'inda ise filozoflar yaratilisla ilgili kendilerine göre efsaneler üretmislerdir. Anaximander hayvanlarin bir türünün tamamen diger türüne dönüsebildigini öne sürerken, Empedocles ise bir hayvan türünün kendinden önceki türlerde bulunan bir çok kismin bir kombinasyonu olabilecegini speküle etmistir. Öbür yanda ise Gregory Nazianzus ve Augustine ise bütün bitki ve hayvan türlerinin Tanri tarafindan ayni anda yaratilmadigini öne sürmüs, bazilarinin Tanri'nin yarattigi diger türlerden zaman içinde gelistigini öne sürmüstür. Bu öne sürdükleri iddiaya dayanaklari biyolojik degil daha çok dinsel idi; eger tüm türler bir anda yaratilmis olsalar idi, bu türlerin her birinden birer tanesini bile Nuh'un gemisine yerlestirmek imkansiz bir sey olacakti ve bu yüzden hepsi yok olacak idi, bu bakimdan bu iddiaya göre bazi türler Nuh Tufanindan sonra hayata gelmislerdir.

Canlilarin dogal süreçler sonucu degisebilecegi düsüncesi OrtaÇag'da Hristiyan dinbilimcileri tarafindan hiç bir zaman incelenmemistir, ancak aralarinda Albertus Magnus ve onun ögrencisi Aquinas'in da bulundugu bir kaç arastirmaci uzun tartismalar sonucu, kurtçuk ve sinek gibi canlilarin bir parça etten üreyebildigini öne sürmüslerdir ve bunun Hristiyan kaliplasmis felsefesiyle bagdasmadigini göstermislerdir. Ama daha sonra bu arastirmacilar gözlemlere dayanan bu iddialarini bilimadamlarina bunlarin gerçekten olup olmadiginin incelenmesi için devretmislerdir.

Büyük bir kisminin "insan gelisiminin" olusturdugu "Gelisim Düsüncesi"-the idea of progress- 18. yüzyil aydinlanmasinin merkez noktasi olmustur ve özellikle Fransa'da içlerinde Condorcet ve Diderot gibi filozoflarin ve Buffon gibi bilimadamlarin özellikle inceledigi noktalar olmustur. Ancak bu gelisim kavrami ilk baslarda evrim teorisi gibi bir teorinin hemen ortaya çikmasini saglamadi, aksine Pierre-Louis Moreau de Maupertuis gibi bilimadamlari bazi türlerin yok oluslarini veya ortaya çikislarini bilinen basit dogal sebeplere dayandirmistir. Öbür yanda Georges-Louis Leclerc adindaki zamanin en önemli dogabilimcisi ise türlerin ortak bir atadan türedigini siddetle reddetmis, organizmalarin çesitli organik moleküllerden anlik olaylarla türedigini ve bu organik moleküllerin kendileri arasindaki kombinasyonlarina göre çok farkli sayida ve çesitte türemis organizmalar olacagini ileri sürmüstür. Fizikçi Erasmus Darwin -Charles Darwin'in dedesi- "Zoonomia or the laws of organic life" adli kitabinda bazi evrimsel iddialarda bulunmustur, ancak bu iddialar gelistirilememis ve ilerki teorilere temel olamamistir. Isveçli botanikçi Carolus Linnaeus bitki ve hayvanlari hierarsik bir sistemde siniflandirmis ve bu sistemi günümüze kadar kullanilan bir hale getirmistir. Her ne kadar Linnaeus türlerin degismezligini öne sürse de, bu siniflandirma sistemi evrim teorisine temel olusturmada katkilar yapmistir. Büyük Fransiz doga bilimcisi Jean- Baptiste Lamarck ise aydinlanmanin ana noktasi olan canlilarin bir gelisim içinde oldugu düsüncesini kendine temel almis ve insani bu gelisim en yüksek formu olarak görmüstür. Lamarck'in 19. Yüzyilin baslarinda öne sürdügü bu düsünce evrim teorisinin ilk giris temel teorisi olmustur. Organizmalar bin yillarca en düsük formlardan en yüksek formlara dogru gelismislerdir, bu gelisme insanda dügüm olacak sekilde süregelmistir. Lamarck'a göre bir canli çevresine adapte olmaya çalisirken, modifikasyonlar süregelir, kullanilan bir organ veya yapi gelisirken, kullanilmayan bir yokolmaya baslar. Bu teoriye göre kullanilma veya kullanilmama düsüncesi kalitimsal idi ve bu düsünce daha sonra 20.yüzyilda çürütülene kadar "gerekli karakterlerin kalitimi" teorisi altinda var oldu. Her ne kadar bu teori yeni bilgilerin isiginda yok olsa da, Lamarck modernlesen evrimsel düsünceye çok önemli katkilarda bulunmus ve diger çalismalara temel olusturmustur.

-Charles Darwin: Modern evrim teorisinin kurucu Charles Darwin'dir. Iki fizikçinin oglu ve torunu olarak Edinburgh Üniversitesinde tip alaninda egitim gördü. Iki yillik bir egitimden sonra Cambridge Üniversitesine geçti ve kendini bir din adami olmak için hazirlamaya basladi. O aslinda sadece bilimle ugrasan bir ögrenci degil ayni zamanda dogayla ve doganin tarihi ile çok ilgilenen biriydi. 27 Aralik 1831 günü, Cambridge Üniversitesinden ayrildiktan bir kaç ay sonra, 1836 ekim ayina kadar sürecek olan bir dünya turuna çikmaya karar verdi. Darwin denizyoluyla yaptigi bu gezisinde sik sik gemiden ayrilip issiz adalara çikar ve dogayi gözlemleyip, ilgisini çeken çesitli parçalar toplardi. Arjantin'de çikarilan yok olmus dev memeli fosilleri ve Galapagos adasindaki gözlemledigi çesitli kus türleri Darwin'in türlerin nasil olustugu hakkinda düsünmesine yolaçti. 1859' da yayinladigi "Türlerin Kökeni"- origin of species by means of natural selection- adli kitabinda evrim teorisini öne sürerken dogal seçilimin bu konuda ne kadar önemli bir faktör oldugunu ileri sürmüstür. Bu kitabin yaninda "The descent of Man and Selection in relation to Sex" adli kitabiyla da dogal seçilim teorisini insan evrimine kadar dayandirmistir.

Darwin insanin kültürel tarihinde açilan yeni bir dönemin büyük entellektüel insanlarindan biridir, bu açtigi yeni dönem Copernic, Galileo ve Newton gibi bilimadamlarinin 16. ve 17. yüzyilda açtiklari Copernic devrimi adiyla anilan devrimin ikinci ve son perdesi olarak adlandirilmaktadir. Copernic devrimi modern bilimin ilk izlerini ortaya çikarmistir. Astronomi ve fizikteki buluslarla evren hakkindaki geleneksel düsünceler yikilmistir. Dünya evrenin merkezini olusturan bir gezegen olarak degil artik evrendeki milyonlarca yildizdan ve gezegenden küçük biri olarak kabul edilmeye baslanmistir. Mevsimler, tarim ürünlerini gelistiren yagmurlarin, yikici büyük firtinalarin, her türlü hava olayinin çok dogal olaylar oldugu anlasilmistir. Gezegenlerin belirli bir yörüngeleri oldugu ve dünyanin da belirli bir yörünge etrafinda belirli bir açiyla döndügü çesitli basit kanunlarla açiklanmistir. Darwin de iste açtigi bu yeni dönem ile canliligin kökenini devamli süregelen degisimler sayesinde olusan farklilasmalar ve tür olusumlari ile bagdastirmis ve kendinden önce tarih öncesi devirlerden OrtaÇaga kadar süregelen her türün ayri ayri bir yaratici tarafindan yaratildigi gerçegini yok saymis ve bu teorisyle de hem biyoloji alaninda hem de sosyo-politik alanlarda büyük yanki uyandirmistir. Darwin'in iste ses getiren düsünceleri evrim teorisinde temel olmustur. Bu iddialar çok çesitli kaynaklarda detaylica anlatilmaktadir. Charles Darwin'in öne sürdügü bu iddialari birinci kaynaktan yani Darwin'in "Türlerin Kökeni" adli kitabindan alarak madde madde yazarak özetlemek gerekirse;

1. Organizmalar zaman boyunca degisirler, su anda yasayan bir canli daha önce zamanlarda yasamis olan bir canlidan farklidir. Daha önce yasamis olan birçok canli su anda çoktan yokolmustur.Dünya sabit degildir sürekli degimektedir. Fosil kayitlari bunlari çok güzel desteklemektedir. 2. Bütün canlilar ortak atalardan belirli bir dallara ayrilmis sema dogrultusunda meydana gelmistir. Zaman dogrultusunda populasyonlar farkli türlere ayrilmislardir. Ayni atalardan gelen canlilar benzer özellik gösterirler, ve bu canlilarda genelde ayni cografik bölgede yasamaya egimlidir.

3. Degisimler yavas ve devamlidir, ve çok uzun süre alirlar. Bunu ancak fosil kayitlarinda görebilirsiniz, hiç bir dogabilimci hiç bir türde hiç bir ani degisimi fosil kayitlarindan bagimsiz olarak gözlemleyemez.

4. Evrimsel degisim mekanizmasinin merkezinde dogal seçilim vardir. Bu Darwin'in teorisinin en önemli kismidir, ve çok detayli olarak incelenmelidir.

-Dogal Seçilim:

Peki dogal seçilim dedikleri nedir? Bunu yine Charles Darwin'in kendi düsünceleriyle madde madde özetlemek gerekirse:

· Eger tüm canlilar verimli döller olusturabilse ve bu döller hiç bir engel olmaksizin gelisip çogalabilirse dünya bu döllerin olusturdugu belki milyarlarca belki de sayilamacak derecede kalabaliklasirdi. Darwin bu durumu fillerden bir örnek vererek gösteriyor.

" Filler dünyanin en yavas döl veren canlilaridir. Fillerin üremesini incelemek gerekirse filler 30 yasinda üremeye baslarlar ve bu 90 yasina kadar devam eder ve 740 -750 yillik bir periyodu fillerin üremesine ayirirsak ortada yaklasik 19 milyon fil olacaktir. Ve yillar geçtikçe de bu sayi sonsuza gidecektir. Ve sayi arttikça da filler için problemler baslayacak, beslenme olsun, barinma olsun fillere çok zorluk çikaracaktir. Sonuç olarak hayatta kalmak ve üreyebilmek için bir savas çikacak ve içlerinden sadece bir kaçi hayatta kalacak sanslilardan olacaktir."

· Bu savasta yapilarinda varyasyonlar gösterenler digerlerine göre bir adim önde olacak ve hayatta kalma ihtimallerini artiracaklardir. Bir populasyon içindeki bireyler birbirlerinden farkli özellikler gösterebilirler. Bu da bazilarini digerlerine göre üstün kilar.

· Bireylerin hayata getirdikleri dölleri anne babalarinin onlari hayatta kalmalarini saglayan üremelerini saglayan basarili özelliklerini aynen kalitimsal olarak alirlar. Bu da dogal seçilim kimi yerde kalitimsal olarak ilerledigini gösterir.

· Bazi böceklerin hayatta kalmak için renklerini degistirerek yaptiklari kamuflajlar dogal seçilimin güzel bir adaptasyon örnegidir. Varyasyon bir canlinin hayatta kalmasi ve üremesi için pozitif yönde etki yapan degisikliklerdir. Bir degisikligin varyasyon olarak nitelendirilmesi için kalitsal olmasi gerekmektedir.

· Dogal seçilimin olmasi için öncelikle bazi kalitsal varyasyonlar ve bazi kriterler gerekmektedir. Bu kriterlere uygun olmayan degisimleri dogal seçilimin bir parçasi olarak degerlendiremeyiz. Bir örnek vermek gerekirse çevresinden çok daha fazla uzayan bir agaci gözönüne alirsak bu agaç günesten gelen isinlarin hep en fazlasini almaktadir ve çevresindeki agaçlari gölgede birakmakta ve digerlerine karsi bir üstünlük kurmaktadir. Ancak bu agacin digerlerinden fazla uzamasinin sebebi köklerini saldigi topragin daha fazla gübreli olmasindan dolayi ise, yani genlerindeki büyüme geninden dolayi degil ise bu üstünlük o canli ile sinirli kalmaktadir. Yani diger döllere geçmemektedir bu yüzden kalitsal varyasyon degildir dolayisiyla da dogal seçilimin bir parçasi degildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumstyle.yetkinforum.com/
 
EVRIM TEORISININ HIKAYESI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» internet in hayat hikayesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET :: Genel konular :: Genel kültür :: Biyoloji-
Buraya geçin: