WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET


 
AnasayfaPorTaLGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 13
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 12:06 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 12
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 12:03 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 11
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:49 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 10
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:47 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 09
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:36 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 08
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:29 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 07
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:28 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 06
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:27 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 05
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeC.tesi Haz. 27 2009, 20:18 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 04
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimeC.tesi Haz. 27 2009, 20:15 tarafından yasakmc

Dost siteler
Kral Forumtr

 

 Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
RAPCASH
Admin
Admin
RAPCASH


Erkek
Mesaj Sayısı : 1139
Yaş : 32
Lakap : RApCash
Kayıt tarihi : 02/05/08

Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Empty
MesajKonu: Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3   Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3 Icon_minitimePtsi Haz. 09 2008, 12:03

Bilim insanı, mevcut bilinenlerden ve bilinmeyenlerden yola çıkarak, yeni düşünceleri, cesaretle söyleyebilen, yazabilen ve savunabilendir. Bilim insanının korkak ve çekingen davranma gibi bir lüksü yoktur. Bütün ortaçağ boyunca (yaklaşık 800 yıl) bilim insanlarının suskunluğu ve çekingenliği “ortaçağ skolastiği”ni uzatan bir tutum olarak düşünülmelidir. Ama susmayan ve korkmayanlar da vardır. Bunlardan biri de; Giordano Bruno’nun çağdaşı olan Menocchio adında bir değirmencidir. İtalya’nın bir dağ köyünde yaşayan bu yoksul köylü, aralarında Kuran’ında bulunduğu halk diline çevrilmiş bütün kitapları okuyarak, o karanlık çağda, kendi evren kuramını oluşturur. Ona göre; dünya, kaostan, bozulan peynirde oluşan kurtlar gibi türemiştir. Tanrı gücünü herkese; Yahudilere, Türklere, Hıristiyanlara ve hatta sapkınlara, eşit olarak vermiş ve kimseyi kayırmamıştır. İsa’ya gelince, o da sıradan, yoksul bir köylüdür, Cehennem de araf da, papaz ve keşişlerin (kilisenin) halkı soymak için uydurdukları şeylerdir. Engizisyon karşısında bir türlü geri çekilmeyen bu cesur köylü, Engizisyon tarafından kazığa oturtulur (Ginzburg, 1996).

Bana kalırsa, Menocchio, sırtını dev kartellerin etrafı surlarla çevrelenmiş deney odalarında, metalaştırılmış ve ticarileştirilmiş bir sürece hizmet etmeye adamış bilimcilerden, daha çok bilim insanıdır. Yine, sırtını iktidarların sağladığı maddi konforun içinde, bilgisini, deneyimini ve gözlemlerini ideolojik aygıtlara uygun olarak tasarlayan bilimcilerden daha büyük bir bilim insanıdır. Bu, biraz da insanın kendisine ve evrene yüklediği anlamla da ilintilidir.

Bu açıdan bakıldığında, bilimde bir tür yeni ortaçağ yaşandığını söylemek haksızlık mı olur? Şüpheliyim.
Bilim İnsanı Ve Politika

Bilim insanı politik görüşlerin uzağında, hatta üstündedir. Bilim insanı herhangi bir ideolojiye mensup değildir. İdeolojik düşünen insan, bilim insanı değildir, isminin önüne aldığı payeler, kelimeler, kısaltmalar sadece kirletilmiş olur. Bilim insanının taşıyacağı tek şey ismidir. İsmi, onun onurudur. Bu onuru; payeler, kelimeler, kısaltmalar ne kirletir ne de temizleyebilir.

Bilim insanının ideolojik aygıtlara yaslanamayacağının en büyük kanıtı da, herkesin şu cümleleri kullanmada gösterdiği istikrardır: “bilim evrenseldir”, “bilim insanlığa hizmet eder”, “bilim belirli bir sınıf, ırk, zümrenin kullanımına hizmet edemez”...vb. Ama çoğunlukla, söze dökülenlerin, yaşama, tutuma dönüştürülemediği görülmektedir. Bu etik değer yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. Etik değerler, doğduğumuz andan itibaren, içinde yaşadığımız kültürel çevre ile birlikte kazanılan (öğretilen değil) bir bütünlük/tamlıktır.

İdeolojik aygıtlara dayanan bir bilim, tarafsızlığını ve özgürlüğünü kaybeder. İdeolojik bir aygıta dayanan bir bilim, bir başka ideolojik aygıt gücü ele geçirdiğinde, bunu doğru bulmaya mahkumdur. Öyle ise, bilim özgürlüğü herkes için geçerlidir. İstisnası yoktur, olamaz. Olduğunda bilim olmaz.

Yıkılan Sovyetler Birliğinde yaşanan bir bilim-iktidar ilişkisi olayı, insanlık varoldukça hatırlanacak bir trajedidir. Olayın ana hatlarını Arda (2002) şöyle betimlemektedir:

Lisenko bir tarım uzmanı, teknik dille bir agronom'dur. Ukrayna bölgesinde Karlovka'da 1898'de doğmuştur. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Lisenko, 1921'de Poltova Bahçıvanlık Okulu'nu, ardından 1925'te de Kiev Tarım Enstitüsü'nü bitirmiştir. 1929 onun yıldızının parlamaya başladığı bir yıl olmuştur. Çünkü , "Genetik, Bitki ve Hayvan Islahı Kongresi" sırasında, onun sunduğu "vernalizasyon" yöntemiyle, tarım üretiminde artış sağlanabilmesi, Kongre sonrasında Pravda Gazetesinde "Sovyet Biliminin Zaferi" biçiminde sürmanşet olarak yer almıştır. Lisenko'nun savunduğu bu yöntem aslında çoğu çiftçinin "kışlama" ya da "soğuklama" adıyla bildiği ve uyguladığı bir yöntemdi. Buna göre fide ya da tohumlar kışın ıslatılıp soğutuluyor, baharda ekildiklerinde yaşam sikluslarını daha çabuk tamamlayabiliyor ve böylece güzü beklemeksizin ürün almak mümkün olabiliyordu. Ancak Lisenko bu yöntemi bilimsel bir kılıf içerisinde ve herkesin anlayabileceği bir biçimde sunmuştu. 30'lu yıllar Lisenko'nun bir yandan Neo-Lamarkçılık adı altında Lamark'ın görüşlerini açıkça savunmaya başladığı, öte yandan da vernalizasyon yöntemini bir sınıf savaşı silahı haline getirmeyi başardığı yıllardı. O dönemde Stalin tarafından oldukça belirgin bir destek de alan Lisenko 1940'ta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Bilim Akademisi Genetik Enstitüsü Direktörlüğü' ne getirildi. Bu andan itibaren ülkede özellikle genetik alanında baskı dönemi kendini açıkça duyurmaya başladı. Lisenko genetiğin “burjuva bilimi" olduğunu ilan ederken, Mendel'in görüş ve yaklaşımlarını savunan ve o çizgide yürüyen bütün bilim insanlarını da birer hedef tahtası durumuna getiriyordu. Bu hedeflerden en başta geleni de ünlü genetikçi Vavilov olmuştu. Vavilov'un laboratuvarları kaynak noksanlığından işleyemez olmuş, yetiştirdiği elemanları tutuklanmış ya da sürülmüştü. 1940' ta Vavilov “casusluk”, “tarımı sabotaj” gibi gerekçelerle tutuklanıp ölüme mahkum edildiğinde, Lisenko heykelcikleri elden ele dolaşan bir ulusal kahraman konumundaydı. Vavilov 1943'te kaldığı hapishanede malnutrisyon (kötü beslenme) nedeniyle ölecek, onun anısı ölümünün 50. yıldönümünde "Genetics" dergisinde bir bilim adamının yaşadıkları çerçevesinde dile getirilecekti.

Politik araçlara bulaşmış bir bilimsel süreç, bilimi bir araca dönüştürür. Araca dönüşen bir bilimsel süreç; çiftleşme zamanı gelmiş bir ineği, hayvanat bahçesine salıvermeye benzer. İneğin, ne doğuracağını! ancak doğum anında öğrenebiliriz.

Bilim bir amaçtır. Ve bu amaç; evreni, içindeki canlı veya cansız nesnelerle birlikte anlamlandırma çabasıdır. Bu anlamlandırma çabası içinde üretilen bilimsel bilgi ise araçtır. Dolayısıyla bilimin amacına zihinsel olarak sahip olan ve onu tutum haline getiren bir felsefeden türeyen bilimsel bilginin nasıl kullanılacağının artık önemi kalmaz. Çünkü, o iyiye kullanılacaktır. Çünkü, bilimin amacının gerektirdiği doğal bir sonuçtur. Öyle ise, bilim insanının bilime yüklediği anlam, onun bilim yaşamındaki ilkelerinin de belirleyicisi olacaktır. Bilime nasıl bir anlam yükleneceği, kimlerin bilim insanı olarak ve nasıl belirlendiği ve nasıl eğitildiği ile de bağlantılıdır. Bölümünü birincilikle bitirmiş parlak bir öğrenci, bilim insanı olabilir de olmayabilir de… Ama bilim insanı seçerken, bölüm birinciliğini tek kriter olarak alan bir anlayışın bilimsel tutuma sahip olup olmadığı tartışmaya açık olacaktır.

Bilim insanı seçerken, bilimsel tutum, bulanık mantıktan yararlanmayı gerektirir. Çok yönlü ve derinlemesine yapılmamış bir tercih eninde sonunda yanlış olacaktır. Yüksek lisansını bitirmiş ve merkezi yabacı dil sınavından 65’in üzerinde bir not alan bir öğrenciye, bir öğretim üyesinin şöyle dediğine tanık oldum. Sen 10-12 yıl sonra Profesör olabilirsin. Ve bu öngörüsünün dayanağı yabancı dilden aldığı puandı. Eğer böyle bilim insanı yetiştiriliyorsa, bilim insanı bu demekse, ben bilim insanı değilim ve olmak da istemiyorum.

Bir diğer nokta ise, bilim insanlarının yükseltilmesinde kullanılan ölçütlerin tutarsızlığıdır. En basit örneği, Doçentliğe yükselmede kullanılan yayınların niteliğine ilişkin aranan özelliklerdir. Bazı alanlarda SSCI, SCI ve AHCI gibi yayın yapmanın nerede ise olanaksız olduğu uluslar arası dergilerde yayın yapmak ön şart olarak konulurken, bazı alanlarda hemen hemen hiçbir koşul konulmadığını, doçent adayının jürinin insafına terk edildiği bir mekanizmanın işlediğini görmek olasıdır. Bunun anlamı şu olabilir mi?: “ülkemizde bilim insanı yetiştirmek gibi bir kaygı ne yazık ki mevcut değildir”
Bilim Ve Özgürlük

Bilim özgür zihinlerde gelişip olgunlaşabilir. Özgürlük sınırsız değildir. Bunun tek istisnası; bilimsel uğraş alanıdır. Ya da, diğer bir deyişle; bilim alanı özgürlüğünü, insan eliyle sınırlandırmaya gereksinim yoktur. Doğa (ya da evren), kendi koşulları ve özellikleri yoluyla, bilime de, doğal bir özgürlük alanı sınırı çizecektir. Bir diğer açıdan, etik değerleri oturmuş bir bilim ortamında, özgürlüğün sınırları biraz da bu şekilde (doğal yollarla) belirlenmiş olacaktır.

Bilim insanı, yukarıda betimlenen süreçler yoluyla, bilim üretmede, paylaşmada ve yaymada geliştirdiği niteliklerini sergilediğinde, bilimin özgürlük alanı kendiliğinden çizilmiş olacaktır. Bu verili bir özgürlük alanıdır ama bilimin gelişimine koşut olarak, kendiliğinden kendini açımlayan “paradigmatik bir özgürlük” alanıdır.

Giordano Bruno’nun 16. yüzyıl sonlarında söylediği şu sözler; politika karşısında bilim insanının özgür duruşunu betimlemektedir (Mayor Ve Forti, 1997): “Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Karanlık ve aydınlık arasındaki bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım; bundan dolayı her yerde nefretle karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı ve aptal çoğunluğun öfkesine hedef olarak yaşadım”.

Bilim insanının, düşünce-eylem bağlamında akademik özgürlüğüne ilişkin, yakın zamanda geçen bir olay ise, hem düşündürücü hem de oldukça ders vericidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.forumstyle.yetkinforum.com/
 
Bilim ve Bilim İnsanının Nitelikleri 3
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET :: Genel konular :: Genel kültür :: Biyoloji-
Buraya geçin: