WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET


 
AnasayfaPorTaLGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 13
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 12:06 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 12
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 12:03 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 11
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:49 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 10
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:47 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 09
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:36 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 08
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:29 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 07
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:28 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 06
Global Medya nedir Icon_minitimeSalı Haz. 30 2009, 11:27 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 05
Global Medya nedir Icon_minitimeC.tesi Haz. 27 2009, 20:18 tarafından yasakmc

» kurtlar Vadisi Pusu Bölüm 04
Global Medya nedir Icon_minitimeC.tesi Haz. 27 2009, 20:15 tarafından yasakmc

Dost siteler
Kral Forumtr

 

 Global Medya nedir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
şahrapçi
KorSaNStyLe
KorSaNStyLe
şahrapçi


Mesaj Sayısı : 916
Tuttugunuz Takım: : Fenerbahçe
Kayıt tarihi : 02/05/08

Global Medya nedir Empty
MesajKonu: Global Medya nedir   Global Medya nedir Icon_minitimeÇarş. Haz. 18 2008, 10:52

Global Medya Nedir?

Son yıllarda kitle iletişiminde yaşanan değişiklikleri kapitalist meta üretiminin tarihsel gelişimindeki manifaktür üretimden fabrikasyona geçişe benzetmek mümkündür. Manifaktürün görece az teknik imkan, sınırlı sermaye ve daha düşük kalifiye iş gücü ve bunlardan doğan sınırlı ürünün yerine fabrikasyonun gelişkin alet işgücü ve sermayeyle çok daha hızlı kaliteli ve fazla ürün vermesine benzer nedenler ve benzer sonuçlardan dolayı geçmişin basıncılığından günümüz medyasına geçişe benzetilebilir.
1980’lerle başlayıp halen devam eden gelişim sürecinin kitle iletişiminde en azından teknolojik altyapı, üretim kapasitesi ve etki alanı/gücü anlamında niteliksel bir dönüşüm yarattığı söylenebilir.
Doğada ve toplumsal sistemlerde hiçbir değişiklik aniden ve geçmişinden keskince ayrılarak olmaz. Bu durum kuşkusuz hem kitle iletişimciliği ve hem de onun altyapısı olan teknolojinin gelişimi için de böyledir. Telgrafın bulunmasından günümüz uydu sistemlerine kadar kitle iletişiminde birçok teknolojik, politik ve yapısal değişiklikler olmuştur. Fakat bu değişimler birbirini sürekli izleyen, kesintisiz ve mutlak bir tedrici gelişim çizgisi sunucu değildir. Yani medya, toplumsal ve tarihsel gerçeklikten bağımsız gelişen soyut bir teknolojinin doğal sonucu veya insanlığın iletişim alanında yaşaması gereken zorunlu bir aşama değildir.
Teknolojik gelişim, önceki bölümlerde de belirtildiği gibi, toplumsal ilişki ve ihtiyaçlardan ayrı değildir. yani ihtiyaçlar dışında topluma zorla sokulmaz. 18. Yüzyılda kapitalizmin yarattığı sermaye dolaşımı ve sosyal yapılanma, şehirleri, ülkeleri ve kıtaları birbirine bağlayacak, pazara ilişkin bilgi akışını, ülke içinde siyasi ve ruhsal birlikteliği sağlayacak bir iletişim aracına şiddetle ihtiyaç duymasaydı, telgrafın bulunması veya en azından yaygın kullanımı çok gecikecekti. Aynı durum 20. Yüzyılın ortalarında başlayıp sonunda doruğa ulaşan teknolojik devrim için de geçerlidir. Egemen sistemin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarından doğmuş ve gelişmiştir.
1980’li yıllardan önce sosyalist bloğun fiili engeliyle karşılaşan uluslararası tekelci sermaye, bu bloğun önce kapitalist dünyaya açılımı, sonra da bir sistem olarak çöküşüyle, dolaşımı önündeki en büyük engelden kurtulmuş oldu. Buna rağmen sermayenin dolaşımda kesin gereklilikler olan alan denetim ve istikrar kolay yakalanabilecek durumlar değildir. Göz dikilen dünya egemenliği ve dünya çapında ekonomik faaliyet, ancak dünya çapında haberleşme ile olur. Ekonomik egemenlik öncelikle askeri hegemonyayı, askeri çalışmalar da önce istihbarat ve enformasyon akışını gerektirir. Böyle bir iletişim teknolojisine şiddetle ihtiyaç duyan sermaye çevreleri ve hükümetler daha önce sınırlı kullandıkları uydu sistemini hızla geliştirdiler.
Global Medya'nın Gelişim Çizgisi

Uydu sistemi dünyanın istenilen bir noktasıyla anında haberleşme, orada ekonomik veya siyasal işlemler yapma, olan veya muhtemelen olabilecek gelişmeleri takip etme hatta yönlendirme imkanı verir. Buna rağmen uydu sistemi hem yapım hem de kullanım açısından -kapasitelerinin altında kullanıldığında daha fazla- oldukça yüksek maliyetlidir. Burjuva mantığının temelini teşkil eden her şeyi en ucuza mal etme ve maliyeti halklardan çıkarma yaklaşımı uydu sistemi için de uygulandı. Çare de uyduları sivil kitle tüketimine açmak olarak bulundu. Kitleleri uydu haberleşme sisteminin tüketicisi yapacak olan ise telefon,fax gibi bireysel haberleşme araçlarının yanı sıra daha önemli olarak radyo televizyon gibi kitle iletişimciliğinin de devlet tekelinden çıkartılıp özelleştirilmesi ve uydu kanallarının bunlara açılmasıdır. 1980’li yıllarda önce Avrupa’da başlayıp sonra tüm dünyaya yayılan medya değişiminin altyapısı böylece oluşturulmuş oldu.
Kitle iletişimine uydu sisteminde yer verilmesi bir taşla birkaç kuş vurmak anlamına gelir. Ama kuşkusuz sermaye için en önemli olanı bu yolla dünya çapında, ideolojik, siyasi kültürel, estetik, etik ve sanatsal alanda tüm insanlığı denetimine alacak bir sistem oluşturmaktır. Uluslararası sermayenin en iddialı çıkışı olan YDD’nin bir hayali de böyle bir ideolojik denetim kudretine kavuşmaktır.
Kapitalist üretim tarzı özü gereği her zaman küreselleşme eğilimi taşır. Daha ilk çıkışında dünya çapında bir sömürü sistemine göre şekillendi. Bura karşın halkların direnişleri her zaman böyle bir sistemin küreselleşmesini engelledi. Bu engellerin en önemlisi kuşkusuz sosyalist sistemin kuruluşuyla oluştu. Dünya fiilen iki parçaya ayrıldı. Kapitalist tekellerin dünya hegemonyası hayali ise çok uzun bir süre ertelendi. Yeni dünya düzeni bu engelin ortadan kalktığı bir tarihsel dönemde gündeme geldi. Dünya çapında böyle bir egemenlik iddiası doğal olarak pratikte tüm insanlığı yönlendirmek anlamına gelir. Bu da ırk, ulus, sınıf, din, mezhep, cins, kültür vb. gibi çok çeşitli kimliklere sahip kesimlere yeni bir şey verme imkanı olmayan, gerçek anlamda onların sorunlarını çözmeyen bir sistem için çok zordur. Tekelci sermaye ve devletler için tek çıkar yol mümkün olan en geniş çerçeve ve işlevde ideolojik denetimi sağlayacak bir sistem, yani global anlamda iletişimi belirleyecek medyayı oluşturmaktı. Askeri hegemonya ve tehdit, ekonomik bütünleşme ve sermayenin serbest dolaşımı, ideolojik denetim ve medya sistemi YDD’nin üç temel ayağını oluşturur.
YDD içinde medyaya yüklenen rolün kendi içerisinde özgünlükler taşıması kaçınılmazdır. Askeri ve ekonomik hegemonyanın daha rahat işleyebilmesi için zemin yumuşatma bunun için de alternatif olabilecek sosyalist, bağımsızlıkçı veya radikal ideolojilerin çıkışını engelleme veya var olanları sınırlandıracak derecede insanlara başka bir yaşam tarzı sunma, onları renkli, eğlenceli ve çekici bir dünya peşinden koşturup gerçekliklerinden uzaklaştırma, tepkileri törpüleme vb. gibi toplumun “İdeolojik regülatörlüğü” denilebilecek bir rolü vardır. Anlaşılacağı üzere medya bu rolünü oynarken her ülkenin ve kesimin özgünlüklerini hesaba katar. Salt ve doğrudan bir propaganda yerine, genelde nabza göre şerbet verme deyimini anımsatan ideolojik enjeksiyon uygular.
80’lerden sonra, iletişim sektörünün eskiye oranla tüm dünyada çok karlı bir alan olması ve özelleştirmeyle birlikte, basınla ilgisi olmayan bankacılık, mütahitlik gibi alanlardan yoğun bir sermaye akımı oldu. Eskinin devlet tekellerinin yerine özel sektör tekelleri geçti. Kısa sürede hareketlenen medya alanı kendi teknolojik gelişimini de hızlandırdı. Böylece uluslararası sermaye çevrelerinin tam da istediği gibi “Herkesin oturma odasına kadar girebilen” bir sistem yaratıldı. Televizyon ve radyo kanalları neredeyse sayılmayacak kadar arttı. Gazete ve dergi gibi yazılı basın hem büyük medya şirketlerine bağlandı, hem de büyük oranda televizyonun etkisi altına girdi.
Yeni bir kar alanı olarak iletişim sektörü, diğer kapitalist işletmeler gibi evrimleşerek tekelleşmedi. Büyük oranda zaten tekel olarak doğdu. 80’lerden itibaren bu alanda dünya çapında 20 büyük şirket egemendir. Bu şirketler diğer sektörlerle iç içe geçmiş daha büyük yapıları oluşturur. Bunların içinden en büyük üç tanesi, Amerika Avrupa ve Batı Asya kıtalarının iletişim alanına hükmeder durumdadır. Bunlara bağlı olmayan ulusal çaptaki medya şirketleri bile, film, program, bilgi, haber teknoloji vb. gibi ürünlerle hem içerik hem de altyapı olarak bağımlıdır.
Medya işletmeciliğinin sadece kitle iletişim araçlarına sahip olmak veya bunları kullanmak olduğu varsayımı günümüzde geçerli değildir. Bir medya kuruluşu, tam bir sanayi sektörü gibi ideolojik-kültürel-siyasal semboller üretir, bunları tanıtır ve pazarlar. Bunun için hakla ilişkilerden, reklamcılığa, sanatsal üretimden, gösteri ve eğlenceye, iletişim teknolojisinden, matbaa ve baskıya kadar birçok alanda faaliyet gösterir. Televizyon, radyo ve gazete diğer faaliyetleri -bunun bazen tersi de mümkündür- kendilerine “alt- besleme alanı” olarak alırlar.
Örneğin “Time Warner’in işletmeleri öylesine yaygın ve büyüktür ki, bu dev kuruluş gazetecilerinden birine bir roman ısmarlayıp, onu kendisi yayınlayabilir. Time Warner’in kitap kulüpleri aracılığıyla pazarlayabilir. Time Warner dergilerinde tanıtım yazıları çıkartılabilir. Time Warner için film haline getirilebilir, bir kez de bu film için tanıtım yazıları ve röportajlar yayınlatabilir.... Time Warner kablolu televizyonlarında yayınlatabilir...” (Medya ve Demokrasi, John Keane)
Yukarıdaki örnek ne sadece Time Warner şirketine has bir olgudur ne de sadece kitap veya film gibi ürünleri içerir. Medya, sanattan politikaya kadar her alanda ve sadece kendi imkanlarıyla ama kendisine benzeyen ürünler verebilir. Bu haliyle medya, ideolojik-düşünsel semboller üreten bir sanayi koludur. Piyasa koşullarına göre işler ama işlevinden dolayı özgün yönleri vardır.
Medya diğer sanayi kolları gibi somut tüketim araçları üretmez. Ürünleri soyut, sembolik, düşünceye duyguya ve algıya yöneliktir. İnsanlığın tarihsel gelişimi içerisinde her dönemde, egemen maddi üretim tarzının doğrudan veya dolaylı düşünsel yansıması olan egemen ideoloji, kendini hem sürekli kılmak hem de her an yeniden üretebilmek için kurumlaşmıştır. Örneğin, kilise, camii, şeyhlik vb. feodal ideolojik kurumlarıdır. Günümüzde medyayla ortaya çıkan ise salt bir kurumlaşma değil, sanayileşme şeklinde bir sistem oluşturmadır. Hız, kapsam, süreklilik, dağıtım ve yayılım genişliği itibarıyla, geçmişin ideolojik kurumlarıyla kıyaslanamayacak ölçüde bir gelişkinliği ifade ettiği gibi, pazara yönelik ticari özelliğinin de olması medyayı eski benzerlerinden ayırır.
Medyanın soyut-manevi ürünleri diğer üretim sektörlerinin maddi ürünlerinden çok daha fazla toplumu ilgilendiren sonuç ortaya çıkartır. Birey-toplum, toplum içi grup ve kurumlar veya bireyler arası ilişkiler, birey veya grupların sosyal statüsü ve rolleri vb. gibi toplumsal yapıyı belirleyen öğeler, ideolojik, siyasal, ahlaki, estetik, psikolojik değerlere dayandığından bu alanlarda topluma-bireye verilen her şeyin toplumsal yapıyı da etkileyeceği, çoğu zamanda belirleyeceği açıktır. Bu anlamda medya kendi ideolojik yapısında ürettiklerini her an ve her yerde ara vermeksizin topluma pazarlamakla, kendi sistemine uygun olmayan tüm yapıları parçalar. Toplum içindeki her türlü ilişki sistemini veya değeri kendine göre yontar. Her durumda kendisi etkin ve aktaran, toplum ise alıcı ve pasiftir.
Liberal teorisyenlerin -eğer direnilmezse- globalizm ve enformasyon çağı olgusunun medya sayesinde aynı anda tüm dünyada yaşanabileceğini, dünyanın bir ‘global köye’ dönüşeceğini hayal etmeleri boşuna değildir. Böyle bir köy projesinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bir yana, çok az bir kesim dışında, köyün milyarlarca sakini için globalizmin renkli ve zengin dünyasından alacakları pay, televizyon ekranlarından fışkırıp onları içine alan, kendi yoksun gerçekliklerinden sıyrılıp mutlu ve özgür azınlığın çekici dünyasının peşinden koşturan bir sanallık veya gerçek üstülükten başka bir şey değildir. Buna rağmen global medyanın bugünkü ve gelecekteki temel işlevi tam da budur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Global Medya nedir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» java nedir?
» VDSL nedir ?
» SEO Nedir?
» IP adresi nedir?
» Optik nedir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.FoRumSTylE.TuRKpr0foRuM.NET :: Teknoloji üzerine herşey :: Bilişim Teknolojileri :: Teknik Bilgiler-
Buraya geçin: