İlk olarak tasarlandığında BIOS’un 4 fonksiyonu vardı: Sisteminiz her açıldığında, temel bir donanım kontrolü yaparak bir arıza olup olmadığını tespit etmek (Power On Self Test – POST), sistem çalıştıktan sonra RAM belleği devamlı olarak tazelemek (bu, artık yonga seti tarafından gerçekleştiriliyor).
Diğer iki temel fonksiyondan biri, sistem açıldığında bazı ufak RAM bloklarını rezerve edip, bu bloklara sisteminiz hakkında bilgiler yazmak. Bunun amacı da, yazılımlarınızın sisteminizdeki donanımlar hakkında bilgi sahibi olabilmesi, örneğin bir yazılımın, bellekteki belli bir alana bakarak kaç GB’lık bir disk kullandığınızı ve kaç tane diskinizin olduğunu anlayabilmesi. Bu bloklara BIOS Data Area deniyor.
Temel BIOS işlevlerinden sonuncusu ise, yazılımlarınızın donanımınız ile iletişebilmesini sağlamak, böylece adını aldığı işlemi, temel giriş/çıkış işlevlerini gerçekleştirmek.
Günümüzde, gelişmiş işletim sistemleri BIOS’un yaptığı bir çok işi üzerlerine almış durumdalar. BIOS hala var ve temel işlemler için gerekli, ama işletim sistemleri çoğu BIOS parametresini de es geçebiliyorlar. Örneğin, BIOS’un Setup ekranına girip, sisteme takılı disklerinizden birisini devre dışı bıraksanız da, Windows’a girdiğinizde diskin yerli yerinde olduğunu görebiliyorsunuz.